Pages

ana yemekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ana yemekler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2014 Cuma

Tavuklu Nohutlu Pilav



Bizim evde en sevilen yemeklerden tavuklu pilav. Hele ki buzlukta haşlanmış nohutum varsa ve bunlar tereyağında hafif kızartılarak pilava eşlik ediyorlarsa değmeyin keyfimize...

Malzemeler: (6 kişilik)

2 bardak pirinç
2 tavuk kalça veya üç-dört tane tavuk but
1 kase haşlanmış nohut
3 kaşık tereyağ
1 küp şeker
Birkaç damla limon suyu
3 tane defne yaprağı
1 damla sakızı
5-6 tane karabiber
tuz

Yapılışı:

Önce tavukları iyice yıkadıktan sonra orta bir tencereye alın. Defne yaprağı, tane karabiber ve damla sakınızı ilave edin, üzerini örtünceye kadar su ilavesiyle pişirin. Daha sonra etleri içinden alın, pilavın üzerine konmak üzere didikleyin. Biraz tuz ve karabiberle tatlandırın. 

Pilav için, önce pirinci 20 dakika kadar tuzlu ılık suda bekletin. Birkaç kere yıkayıp nişastasının gitmesini sağlayın. Tencerede 2 kaşık tereyağını erittikten sonra pirinçleri, küp şekeri, birkaç damla limon suyunu ve tuzu ilave edin. Pirinçler şeffaflaşıncaya kadar kavurun. Aslında anneciğimin pilavının üzerine pilav yememişimdir ve o asla kavurmaz. Şehriye kullanıyorsa şehriyeler kavrulduktan sonra suyu ilave eder ve pirinçleri içine salar. Ama ben el alışkanlığı ille kavuruyorum. Daha sonra haşladığınız tavuk suyundan 
 2 bardak ilave edin. Kısık ateşte suyunu çekinceye kadar pişirin, altını kapattıktan sonra üstüne bir havlu kağıt kapatarak demlendirin. Eğer pirinçlerimi bekletemiyorsam bire birbuçuk ölçü kullanıyorum suyu. Ama bekledilerse ve demleme için de vakit varsa bence yeterli geliyor.

Ayrı bir tavada da bir kaşık tereyağı, tuz ve karabiberle nohutlarınızı hafif kızarıncaya kadar çevirin. Bir kaseye önce tavuk etini, üzerine pilavı koyun ve tabağa çevirin. En üstüne ve etrafına nohutları koyun. Pilavımız hazır. Afiyet olsun...

10 Temmuz 2014 Perşembe

Güveçte Pastırmalı Kurufasulye



Arap dünyasında kuru fasulye yemeğinin olmadığını öğrendiğimde çok hayal kırıklığına uğramıstım. Daha çok soğuk meze gibi şeylerin içine katarak yiyorlar. Bizim yemeğini yaptığımızı öğrenince de bıyık altından gülümsüyorlar alaylı alaylı. Ama bir Türk olarak kurufasulye-pilav-turşu üçlüsünü değme lokantaların yemeklerine değişmem. Hele ki pastırmalı ve de güveçte pişmişse...

Malzemeler:

2 bardak kuru fasulye
3 soğan
1 kaşık domates salçası
1 kaşık biber salçası
2 tane biber
2 tane domates
3 kaşık tereyağ
2 kaşık mısırözü yağı
7-8 dilim pastırma
Kurutulmuş kırmızı biber
Kırmızı biber
Tuz

Yapılışı:

Fasulyeleri bir gece önceden veya sabahtan ılık suda bekletin. Diri kalacak şekilde haşlayın. Dikkat edin ezilmesin daha fırında da pişecek. Büyükçe bir tencerede 2 kaşık sıvıyağ ve 2 kaşık tereyağını eritin. İncecik kestiğiniz soğanları pembeleşene kadar kavurun. Bence zeytinyağlılar gibi lezzetli bir fasulyenin de püf noktası bol soğanı. Sırasıyla incecik doğradığınız biberleri, biberler biraz ölünce domatesleri ekleyin. Birkaç dakika kavurduktan sonra salçaları ekleyin ve biraz daha kavurun. En son fasulyeleri ekleyin beş dakika çevirip yaklaşık 2 bardak kaynar su ekleyin. Arzu ederseniz bu aşamada tencerede pişirmeye devam edin veya benim gibi güvece alın. Tuz ve kırmızı biberi de ekleyin. Ben yaptığım her yemeğe birkaç tane kurutulmuş acı biber ilave ediyorum. Yemeğe bir etkisi olmuyor ama acı seven tabağına alıyor ve çatalla yavaşça ezdiğinde acısı yemeğe çıkıyor. Acı seviyorsanız şiddetle tavsiye ederim. Fırına aldığınız veya ocağın üzerine koyduğunuz güveçte yaklaşık yarım saat daha pişirin. Ateşten almadan beş dakika önce pastırmayla bir kaşık tereyağını bir dakika çevirin ve güveçteki fasulyeye ilave edin. Yanına pilav yapmayı, hatta varsa turşu, hoşaf ve kuru soğanla beraber servis etmeyi unutmayın. Afiyetle...

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Tirit



Galiba her şehre ait farklı bir tirit tarifi var. Konya'da tiriti tandır ekmekleriyle, üzerine bol sebzeli kuşbaşılı patlıcan yemeği dökerek hazırlarlar. Kayseri'de çok daha farklı. Bazen ızgara köfte ile servis ederler. Her haliyle çok besleyici, lezzetli bir yemek. Ben biraz daha davet sofralarınıza nasıl yakışır düşüncesiyle böyle bir tarifle karşınıza çıkmayı uygun gördüm. Ortaya büyük bir servis tabağına hazırladım ve herkes kendi tabağına aldı. Ama siz arzu ederseniz iskender kebabı gibi tek porsiyonluk olarak hazırlayabilirsiniz, çok şık olur. Geçenlerde okuduğum bir yazıda Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) en sevdiği yemeklerin kabak ve tirit olduğu yazılıydı. Gerçekten de Arap dünyasının bayram ve düğün yemeği olan "fetta" tiritin değişik bir versiyonu. Sünnet olduğu için bu yemeğe çok önem veriyor Araplar. Bu yemeği sevmek ve pişirmek için en güzel bahaneniz bu olsun, sevgiler :)

Malzemeler:

Yarım kilo tercihen kemikli kuzu eti veya dana eti
3 soğan
1 bayat ramazan pidesi veya 7-8 dilim bayat ekmek
1 kase yoğurt
2 diş sarımsak
2 kaşık tereyağ
Kırmızı biber
Tane karabiber
Sumak
Tuz

Yapılışı:

Öncelikle etinizi iyice yıkayın. Yaklaşık 1,5 litre kadar suyla içine bir soğan ve 7-8 tane karabiber ekleyerek etler lif lif ayrılana kadar haşlayın. Ben düdüklü tencerede haşladım yaklaşık yarım saatte pişti. Ama dana eti kullanırsanız süre 15, 20 dakika daha uzar sanırım. Etler haşlanınca suyunu süzün, etleri yağlarından ayıklayın. Pide veya ekmekleri küçük küçük kesin, 200 derecelik fırında hafif kızarana kadar 10 dakika tutun. Ayrı bir kasede yoğurdunuza sarımsakları rendeleyin, tuz ilavesiyle çırpın. 2 adet soğanı incecik piyazlık yani yarım ay şeklinde doğrayın. Biraz tuz ve 1 tatlı kaşığı sumakla yoğurun. Servis edeceğiniz tabağa önce sıcak ekmekleri koyun. Ekmekler ıslanana kadar et suyu ilave edin. Yoğurdu üzerine dökün. Sırasıyla soğanları, etleri ve en üzerine ince kıyılmış maydonozları dizin. En son dokunuş olarak 2 kaşık tereyağını tavada hafif yakarak kızdırın. Kırmızı biber ilave edin ve tiritin üzerine dökün. Birkaç ayrı şey hazırlamak lazım, belki bu yüzden size zor gelebilir ama biri pişerken diğerleri hazırlanıyor sizi çok yormuyor. Afiyet, şifa olsun....

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Evde Gerçek Izgara Lezzeti


Arşimet'in "eurekaa eurekaa" diye hamamdan koşturan buluşu neyse, benim için de bu yöntem öyle! Sihirli bir buluş adeta. Kim nasıl bulmuş bilmiyorum. Mısır'ın bana verdiği en güzel hediyelerden biri de Heba Abla. Bir gün hayat hikayesini de yazmak istiyorum burada. Uğruna kitaplar yazmaya, filmler çekmeye değer bir hayat hikayesi var. Ama şimdilik sadece öğrettiği bu altın değerindeki tarifi paylaşacağım sizlerle.

Heba Ablanın yaptığı birbirinden güzel ızgaraları yediğimiz günlerden birinde "Izgarayı evde nasıl yapıyorsun, çok duman olmuyor mu?" diye sordum. Gülerek annesinden öğrendiği bu yöntemi anlattı. Annesi de kendi annesinden öğrenmiş. Yani belki yüzlerce yıllık bir Mısır sırrı. Lütfen, lütfen ama lütfen bunu evlerinizde deneyin. İlk yaptığımda eşim "Bu tavukları hangi lokantadan sipariş ettin?" diye sordu. Evde kullandığımız elektronik ızgaralar pikniktekilerin yerini tutmuyor. Tadı güzel olsa bile kokusu eksik kalıyordu. Ama bu yöntem gerçekten de piknikte yaptığınız ızgaraları aratmayacak. Hele ki güzel bir ızgara sosuyla terbiye ederseniz evdekilere dertsiz tasasız bir ızgara keyfi yaşatabilirsiniz.

Elimden geldiği kadarıyla fotoğraflamaya çalıştım. Umarım anlamanız için yeterli olur. Aklınıza takılan bir şey olursa lütfen sorun. Sevgiler...

Malzemeler:

1 adet kömür
1 tatlı kaşığı tereyağ

Yapılışı:

1. Öncelikle istediğiniz herhangi bir eti ocakta veya fırında pişirin. Tavsiyem etleri tıpkı ızgarada pişirmeye hazırlar gibi hazırlamanız. Hani genellikle etleri sosta bekletiriz ya. Bu sosun tarifini gelecek yazımda anlatacağım. Etleri pişirirken hiç yağ ilave etmeyin. Daha lezzetli olması için seramik veya döküm tavada pişirmenizi tavsiye ederim. Etleri pişirirken bir yandan da bir adet kömürü harlı ateşin üzerine koyun ve yaklaşık 20, 25 dakika kömür parçası köz haline gelene kadar ısıtın.



2. Pişen etlerinizi derince bir tencere veya tavaya alın. Ortasında kömür için yer açın. Daha sonra bu iyice ısınan hatta köz haline yaklaşan kömürü maşa yardımıyla bir kase haline getirdiğiniz alüminyum folyoya koyun. Folyonun içindeki kömürü de etlerin ortasında ayırdığınız yere koyun dikkatlice.


3. Bir tatlı kaşığı kadar tereyağını kömürün üstüne yavaşça bırakın.



4. Tereyağını bırakır bırakmaz eriyecek ve çok duman çıkacak.



5. Bu aşamada çok hızlı olmanız lazım. Hemen büyükçe bir kapağı üzerine kapatın ve kapağın da üzerine bir örtü örterek tüm dumanın içinde kalmasını sağlayın.


Bu halde etleri bekletin. 5 dakika sonra servise hazır olacak. Miss gibi ızgara kokusunu içinize çekin ve hiçbir yer batmadan, üzeriniz kokmadan yaptığınız ızgaranın tadına varın :) Afiyet olsun...



18 Mayıs 2014 Pazar

Ev Yapımı Döner



Malumunuz internette çok döner tarifi var. Tabi Türkiye'de yaşayan arkadaşların araştırdığını zannetmiyorum. Herkesin yakınında bir dönerci vardır. Gurbet pek çok zorluğu içinde taşısa da bana kattığı maddi manevi çok şey var. Bunlardan biri de mutfak kültürü galiba. İleride yakınımda bir dönerci olsa dahi bu tariften sonra kolay kolay yiyeceğimi zannetmiyorum. İnternetteki tariflerin hemen hemen hepsini denedim ama bu karışım tam olarak döner tadını verdi. Misafirlerimden de "bu resmen döner" tepkisini alınca iç rahatlığıyla sizinle paylaşmaya karar verdim.

En güzeli de yapıp buzluğa atıyorsunuz. Pişirmeye bir saat kala çıkarıp biraz yumuşadıktan sonra kesiyorsunuz ve birkaç dakikada pişiriyorsunuz. Verdiğim ölçülerle defalarca akşam yemeği çıkartıyoruz. Bir nevi kurtarıcı da oldu bu tarif benim için. Ben et döner şeklinde yaptım ama birebir ölçüleri tavuk etine de uygulayabilirsiniz. Lütfen sevdikleriniz için bir kez deneyin. Üşenmezseniz ev yapımı lavaşla bir ziyafete dönüştürün yemeğinizi. Huzurlu sofralarınız olsun...

Malzemeler:

1 kilo dana antrikot eti
Yarım kilodan biraz daha az (Yaklaşık 350-400 gram) yağlı dana veya kuzu kıyma
1 soğan
4 kaşık yoğurt
2 kaşık zeytinyağı
1 kaşık biber salçası
Kara biber, kekik, kırmızı biber

Yapılışı:

Öncelikle uyarıyorum, lütfen tuzu unuttuğumu düşünüp eklemeyin. Tuz dönerinizi sertleştirecektir. Piştikten sonra ilave edin. Öncelikle bir kapta yoğurt, baharatlar, salça, rendenin ince tarifiyle rendelediğiniz soğan ve sıvıyağı karıştırın. Sonra dilimler halindeki antrikot etlerini bu karışıma bulayın. Her tarafının sosu aldığından emin olduktan sonra güzelce streçleyip bir gece buzdolabında bekletin. Ayrı bir kapta da kıyma ve karabiberi köfte gibi yoğurup bir gece bekletin.

Ertesi gün kesme tahtanızın üzerine bir streç film gerin ve dolaptan çıkardığınız etleri bir sıra antrikot bir sıra kıyma olacak şekilde etler bitene kadar bir kule yapın. Kıymayı katlarda eşit olarak yaymaya dikkat edin. Mesela benim antrikotlarım 8 parçaydı. Ben de kıymayı 7 eşit parçaya ayırıp etlerin üzerini bu kıymayla kapattım. Önceden alta yaydığınız streç filmle güzelce her yerini kapatın.



Pişirmek istediğiniz zaman yaklaşık 1 saat önce çıkarırsanız daha kolay kesilir. Ben bu aşamada eşimden yardım istiyorum. Döneri keserken bıçağı düz değil de yandan eğri bir şekilde keserseniz daha büyük dilimler elde edersiniz. Mümkün olduğunca ince kesin.


Kızgın tavada orta derecedeki ateşte pişirin. Tavaya hepsini aynı anda koymayın yoksa sulanıyor. Az az pişirip bir yerde biriktirin. Türkiye'de olsaydım etleri pişirmeden önce mutlaka biraz kuyruk yağını tavada eritip etleri öyle atardım tavaya. Burada bulamadığım için tüm dönerler piştikten sonra bir kaşık tereyağ ile bir dakika çeviriyorum.

Deneyecek olanlara kolaylıklar diliyorum, şimdiden ellerinize sağlık....




Biraz radyodan istek şarkı paylaşmaya benzeyecek ama bu tarifi gözümde gönlümde tüten biricik Zeynep'ime gönderiyorum :))

16 Mart 2014 Pazar

Konya Fırın (Tandır) Kebabı




Bir Konyalı olarak tandır kebabını nasıl anlatsam bilemiyorum. Tarife geçmeden önce size bir lokantadan bahsetmek istiyorum. Konyalı olanlar bilir, olmayanlar da Vedat Milor sayesinde tahmin ediyorum tanışmıştır Ali Baba kebapçısıyla. Vedat Milor'e bile "Türkiye'de böyle bir et yok, sadece İspanya'nın bir köyünde buna benzer bir et yemiştim" dedirten bu mutevazi lokanta sadece öğle saatlerinde açıktır. Malesef ki yerli ve yabancı turistler hep daha afilli lokantaları tercih ederler ama Vedat Milor gibi bir gurmenin sözlerine de dayanarak başka bir yerde bu lezzeti bulamayacağınızı iddia ediyorum. Lokantanın sahibi Ali Baba o kadar mutevazi bir adam ki, kendisine sorulan başka bir şube neden açmadı sorusuna "Konyamıza hizmet ediyoruz bize yetiyor" cevabıyla insanı utandırıyor. Aklıma hep Tarık Tufan'ın ""Lamba cininin "Dile benden ne dilersen" cümlesine, "Canının sağlığı" cevabını verebilecek mahcup adamların hatırı için dönüyor dünya." sözleri geliyor. Allah böyle kanaatkar insanların sayısını arttırsın.



Neden mi anlattım bunları? Evde Ali Baba kebapçısını sayıklayarak yaptığım bu yemeği aslını anlatmadan geçmek haksızlık olurdu. Malum Konya'dan bir kıtacık! uzaktayız :) Annem yıllardır tandır kebabını bu şekilde evde yapar. Aslını tutamaz elbet çünkü kullandıkları et çok özel ve meşe kömüründe pişiriliyor. Ama inanın ki evde yapılan hali de yüzünüzü güldürecek ve misafirlerinizi çok memnun edecek. Bizim için en lezzetli yemek bu. Yanında et sulu bir pilav, evde yapılmış lavaş ve kuru soğan. Hatta lokantada pilav olmaz bile. Ben biraz daha bereketlendirmek adına pilavla servis ediyorum. Çok beğeneceğinize inanıyorum. Geçelim tarife:

Malzemeler:

1 kilo kemiksiz koyun eti
1 kaşık biber salçası
kekik
kara biber
tuz
1 kaşık tereyağ

Yapılışı:

Malesef Mısır'da koyun eti bulmak çok zor. Satılan yerlerde de kemikli olarak var. Bu yüzden ingilizce "veal" denilen buzağı etini kullanıyorum. Veal sözlükte "yetişkin olmayan inek eti" diye geçiyor. Tadı koyun etiyle hemen hemen aynı. İnek etine göre çok daha yumuşak bir yapıya sahip. Eti büyük küpler şeklinde doğrayın. Benim etim bir kiloydu ve yedi parçaya ayırdım. Sonra bu etleri salça, biraz kekik ve karabiberle iyice ovun. Tencerenizi 2 dakika dumanlar çıkıncaya kadar ısıtın ve etleri kızgın tencereye atın. İkişer dakika iki tarafını harlı ateşte kızarttıktan sonra tencereyi ocağın en küçük kısmına en düşük ayara alın. Kapağını iyice kapatın yaklaşık 3 saat unutun :) Tabi 1 saat sonra kontrol etmekte fayda var. Et cinsine göre bazen su az bırakıyor, eğer cızırdama sesi duyarsanız en fazla 1 çay bardağı kaynar su ilave edebilirsiniz. Üç saat sonra etleriniz lokum kıvamına ulaşmış olacak. Bu aşamada arzu ettiğiniz kadar tuz ilave edin ve bir kaşık tereyağ ilave edip iyice kızarmasını sağlayın. Servis etmeden 15 dakika önce altını kapatıp dinlendirmenizi tavsiye ederim. Bu dinlenme süresinde etler iyice kendini bırakacaktır. Afiyet, şifa olsun....





4 Mart 2014 Salı

Kavurmalı Karadeniz Pidesi

Yurt dışında yaşayanlar bilir, memleketten uzak olduğunuzda canınız deli gibi geleneksel lezzetleri ister. Kısa bir dönem Amerika'da yaşadım. Amerika'nın hemen hemen pekçok eyaletinde Türk lokantası hatta Türk marketleri vardır. Mısır'a gelirken de o hayalle gelmiştim ama malesef. Türkiye'den gelirken hemen hemen tüm kahvaltılıklarımızı getiriyoruz. Ama canımız bir şey isteyince iş başa düşüyor ve mutfağa doğru yol alıyorum. Türkiye'den iki paket kavurma getirmiştim. Ne yapsam diye düşünürken aklıma bu pideler geldi. Hamurun tarifi meşhur şef Arda Türkmen'e ait. İçi ise kendi zevkimize göre hazırladım. Deneyecek olanların şimdiden ellerine sağlık.

Malzemeler: (4 kişilik)

Hamur için:
2.5 Bardak ılık su
Aldığı kadar un (yaklaşık 5 bardak)
1 kaşık kuru maya
1 tatlı kaşığı şeker
1 kaşık tuz
2 kaşık sıvı yağ

Harç İçin:
250 gram kavurma
Bir soğan
Bir bardak rendelenmiş kaşar
İki kaşık sıvı yağ
Karabiber

Yapılışı:

Önce geniş bir kapta şeker, yarım bardak su ve mayayı karıştırın ve 15 dakika bekletin. Sonra kalan malzemeleri de ekleyerek yumuşak bir hamur elde edin ve yarım saat dinlendirin. Bu arada iki kaşık yağ Arda Türkmen'in tarifinde yoktu ama daha yumuşak olacağını düşündüğüm için ilave ettim.

Hamur dinlenirken içi hazırlayın. Soğanı yemeklik doğrayıp kavurun. Pembeleşince ocağı kapatın ve kavurmanızı elinizle küçük parçalara bölerek ilave edin. Soğuyunca kaşar rendesini ve karabiberi ekleyin. Harcımız hazır.

Gelelim birleştirmeye. Hamuru 4 büyük parçaya ayırın. Elinizle şekil vererek kayık haline getirin. Ortasına harcınızı koyduktan sonra kenarlarda kalan hamuru malzemenin üzerine kapatın ve birleştirin. 200 derece önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 20 dakika üzerleri kızarana kadar pişirin. Sıcakken üzerine bir çatal yardımıyla tereyağ sürün. Allah ağzınızın tadını bozmasın. Afiyet olsun...


2 Mart 2014 Pazar

Fırında Somon

Mısır'da somon bulmak çok güç. Norveç'ten ithal ediliyor. O da belli büyük iki markette var. Dondurulmuş somon tazesinin yerini tutmuyor. Lezzetini arttırayım farkı telafi edeyim diye birkaç farklı şekilde denedim. Şimdi vereceğim tarif yüzümüzü güldürdü. Hatta eşim "hayatımda yediğim en lezzetli balık" dedi. O andan itibaren de yorgunluğum uçtu gitti :)


Malzemeler: (4 kişilik)

1 kilo somon balığı (fileto)
4 kaşık zeytinyağı
2 kaşık tereyağı
4 patates
1 kırmızı soğan
1 kırmızı biber
karabiber, tuz

Yapılışı:

Fileto halindeki balıkları 4 eşit parçaya ayırın. Pişirmeden yarım saat önce bol suyla yıkayın ve tuzlayıp beklemesi için kenara alın. Ben seramik bir tava tercih ettim. Bir önceki denememde balık dondurulmuş olduğu için döküm ızgara tavasına yapıştı ve servis edeceğim zaman parçalandı. Bu sefer riske girmek istemedim ve yapışmayan özelliğiyle bu tavayı kullandım. Tavaya 4  kaşık zeytinyağını koyup kızdırın. Ocağın yüksek ateşte olması önemli yoksa balıklarımız su salar. Balıkları tavaya alın ve ikişer dakika dış yüzeyleri altın sarısı bir renk alıncaya kadar kızartın. Sonra dikkatlice çevirin, diğer yüzeyini de rengi değişene kadar tavada tutun. Sonra balıkları bir tabağa alın. Balık kızarttığınız yağa yuvarlak dilimler halinde kestiğiniz patatesleri ilave edin. İkişer dakika iki yüzeyini de kızartın. Balığın ve sebzelerin pişmelerini istemiyoruz çünkü zaten fırında tekrar pişecekler. Patatesleri aldıktan sonra yuvarlak halkalar halinde kestiğiniz biber ve soğanları da ilave edin ve birkaç dakika soteleyin. Sonra bir fırın kabına sırayla patates, soğan, biber ve somonları yerleştirin. Arzu ederseniz tuz ve karabiberle tatlandırın. Somonların üstüne 2 kaşık tereyağını paylaştırın. 200 derecelik fırında en fazla 20 dakika pişirin.

Somonu pek çok farklı şekilde pişirdim. Kızartarak, fırında.. Ama bu iki pişirme şeklini birleştirdiğim tarif en başarılısı oldu. Somonu mühürleyerek yani kızgın tavada dış yüzeylerinin pişmesini sağlayarak pişirdiğinizde balığın suyu içinde kalıyor ve dışı çıtır çıtır oluyor. Aynı yağda hafif kızarttığınız sebzelerle balık fırında iyice özdeşleşiyor ve muhteşem bir lezzet çıkıyor ortaya. İnşallah siz de dener ve bizim kadar beğenirsiniz. Huzurla, afiyetle...

21 Şubat 2014 Cuma

Sebzeli Krep

Buna benzer bir krebi Ankara'dayken meshur bir kafede yemiştim. İçindeki brokoli ve mantarın uyumu lezzetini arttırdığı gibi, arasındaki bolca beşamel sosun sayesinde brokoli pek de ele vermiyordu kendini. Uzun zamandır eşime daha önce yemediği sebzeleri nasıl sevdirebilirim diye düşünüyorum. Brokolinin baskın şekilde hissedilmemesi beni bu tarifi yapmaya itti. Kitaplarda gönlüme göre bir tarif bulamayınca o günkü lezzeti anımsayarak kendim ürettim tarifi. Benzedi mi derseniz tadı hemen hemen aynıydı. Yalnızca kafede yediğim beşamel sos daha akıcıydı. Bir dahaki sefere unu daha az koymaya karar verdim. Gelelim tarife:



Malzemeler (4 kişilik)

Krep Hamuru:
2 yumurta
1 bardak süt
1 bardak un
1 fiske tuz
Tavayı yağlamak için az miktarda sıvı yağ

Sebzeli İç:
3 kaşık sıvı yağ
1 soğan
1 paket kültür mantarı
Yarım brokoli
3 adet yeşil biber
1 adet kırmızı ve sarı biber (Renklendirmek için, yoksa mühim değil)
Karabiber
Tuz

Beşamel Sos:
2 kaşık un
2 kaşık tereyağı
2 bardak süt
1 fiske tuz
Karabiber
Kaşar peyniri rendesi

Yapılışı
Önce sebzeli harcı yapmakla başlayın. Brokolileri küçük çiçekler halinde bölün ve birkaç damla limon suyu eklediğiniz su dolu tencerede yedi, sekiz dakika kaynatın.Brokoliler yumuşadığında ayrı bir yerde hazırladığınız soğuk suyla dolu bir kaba alın ki güzel yeşil renklerini kaybetmesinler. Genişçe bir tavaya (varsa wok tavalar bu tarz soteler için ideal) yag ve halka halka kestiğiniz soğanları koyun ve dört beş dakika kavurun. Soganlar ölmeye baslarken ince ince kestiğiniz mantarları ilave edin. Mantarlar hemen suyunu bırakacaktır. Sotelemeye devam edin. Mantarlar bıraktığı suyu tekrar cekince julyen doğradığınız biberleri ve suyunu süzdüğünüz brokolileri ilave edin. Beş altı dakika daha sotelemeye devam edin. Tuzunu ve karabiberini ilave edip ocağı kapatın.

Sebzeli harç soğurken beşamel sosu hazırlayın. 2 kasık tereyağı ve unu küçük çelik bir tencerede kavurun. Rengi koyulaşmaya başladığında 2 bardak sütü bir yandan bir el çırpıcısıyla çırparak yavaş yavaş ilave edin. Muhallebi kıvamını alıp kaynamaya başladığında çok az tuz ve karabiberi ilave edip kapatın.

Krep içinse, cam bir kaseye 2 yumurta ve cok az tuz ekleyip el çırpıcıyla çırpın. Bu aşamada arzu ederseniz mikserden veya el blenderindan yararlanabilirsiniz. Ama bence zorlaştırmaya hiç gerek yok. Kek tariflerindeki gibi yumurtanın beyazlaşmasını istemiyoruz. İki dakika çırptıktan sonra sütü ve unu ilave edin. Aynı zamanda çırpmaya devam edin ki un topaklanmasın. Eğer bu aşamada un topaklanırsa hiç üzülmeyin. En son tüm karışımı bir elekten geçirin veya blenderla homojen bir karışım haline getirin. Ben büyükçe seramik bir tava kullandım ve bu ölçüden 4 adet krep çıktı. Siz arzu ederseniz daha küçük bir tavada yapabilir ve 6, 7 adet krebe ulaşabilirsiniz. Kızgın tavaya çok az birkaç damla yağ ilave edin ve birer kepçe krep hamuru dökün. Tavayı sağa sola çevirerek her yere eşit dağılmasını sağlayın. Çok çabuk kızarıyorlar dikkat edin.

Geldik birleştirmeye. Kreplerimizin yarısına bir kaşık yardımıyla beşamel sostan sürüyoruz. Üzerine harcımızdan bolca koyuyoruz ve fırına girmesi için bir borcam yahut fırın kabına diziyoruz. 4 krebi de bu işlemle tamamladıktan sonra üzerine kalan beşamel sosu döküyoruz ve üzerini kapatacak kadar kaşar peyniri rendeleyip fırına atıyoruz. 200 derecelik fırında üzerleri kızarıncaya kadar tutuyoruz.



Biraz el oyalayıcı bir tarif ama bence sebze sevenleri ziyadesiyle memnun edecek bir ana yemek. Hatta sevmeyenleri de benim gibi bu tarifle yemedikleri sebzelere alıştırabilirsiniz. Ben  kızartıp tabağa aldıktan sonra, sıcakken içine bolca kırmızı biber, kara biber, köri ve top kekik eklediğim baharatlı patates kızartmasıyla servis ettim.

Aisopos'un dediği gibi "Huzur içinde yenen kuru ekmek, endişe içindeki ziyafetten iyidir." Huzurla, keyifle yiyebileceğimiz ve şükrünü edebileceğimiz sofralarımız olsun. Afiyetle...


Followers